Brexit Kararının Alınışı ve Referandum
1990’lı yıllardan itibaren Brexit konusu marjinal bir boyutta tartışılıyordu. Ancak 2008 küresel ekonomik krizi, İngiltere’nin AB’den ayrılma fikrini daha da güçlendirdi. Düşünce kuruluşu Britanya’nın Nüfuzu’nun eski başkanı Peter Wilding’in 2012’de yayımladığı makale, bu fikre adını verdi ve Brexit kavramı ortaya çıktı. Referandum kararı ise dönemin Muhafazakar Partili Başbakanı David Cameron tarafından verildi ve 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleştirildi.
Brexit Süreci
Referandum sonucunda halkın yüzde 52’si Brexit’ten yana oy kullanmıştı. Ancak İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci 4 yıl sürdü. Bu süre zarfında İngiltere, 3 kez erken seçim yaparak 3 başbakan değiştirdi. Boris Johnson ise Aralık 2019’da yapılan erken seçimlerden zaferle çıkarak ülkeyi tek başına yönetmeye başladı. Ocak 2020’de AB ile Brexit anlaşması imzalandı ve 31 Ocak 2020’de İngiltere resmen AB’den ayrıldı.
Etkileri
Brexit’in en büyük etkisi ekonomik alanda görüldü. İngiltere’deki yatırımların Brexit olmasaydı bugünkünün yüzde 25 üzerinde olacağı tahmin ediliyor. Finans sektöründe 7 bin iş kaybı yaşandı. Ayrıca gıda enflasyonunun üçte birinin Brexit kaynaklı olduğu belirlendi. İngiltere’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası yüzde 2 ila 3 düştü ve kişi başına yaklaşık 850 sterlinlik bir kayıp yaşandı.
İskoçya’nın Bağımsızlık ve AB Üyeliği İstemi
Brexit referandumunda İskoçya, AB’de kalmaktan yana oy kullandı. Brexit’in İskoçya’ya 3 milyar sterlinlik zarar verdiği düşünülüyor. İskoçya hükümeti, bağımsızlık için AB üyeliği gerektiğini savunuyor ve enerji güvenliği ve araştırma altyapısıyla Avrupa’ya katkı sağlayacaklarını belirtiyor. İskoçya’nın AB üyeliği, seyahat özgürlüğü, öğrenci ve akademisyen değişim programları gibi birçok alanda avantaj sağlayacağı düşünülüyor.
Yapılan anketlerde Brexit kararına karşı olanların oranı artarken, İskoçya’nın AB’ye dönüş talebi de artış gösterdi. Ancak AB’den ayrılmayı destekleyenlerle geri dönmeyi destekleyenler arasında hala bir denge bulunuyor.