Osmanlı padişahlarından III. Mehmed’in (1595-1603) sütannesi Halime Hatun tarafından cami, medrese, dârülhadis, sıbyan mektebi, kütüphane, imaret ve misafirhaneden meydana gelen Halime Hatun Külliyesi içinde kalan caminin deprem terazileri yapıldığı günkü gibi dönmeye devam ediyor.
İHA’nın haberine göre cami, medrese ve imaretle ile aynı yüzyılın sonlarında vakfa gelir sağlamak amacıyla külliyeye eklenen çifte hamamlar yıllara meydan okuyor.
Manisa’nın en küçük ilçelerinden biri olan Gölmarmara ilçesindeki külliye içinde bulunan Halime Hatun Camii hem mimarisiyle hem de sağlamlığıyla öne çıkıyor.
Cami mihrabının her iki köşesine yerleştirilen mermerden yapılan deprem terazileri ise ilk yapıldığı günkü gibi rahatlıkla dönmeye devam ediyor.
Deprem terazilerinin rahat bir şekilde dönmesi 420 yıldır caminin ne bir depremden ne de bir göçükten etkilenmediğinin en bariz özelliği olarak dikkat çekiyor.
Caminin geçici imam hatibi Mehmet Fatih Güçlü, “Halime Hatun Camii Sultan 3. Murad’ın oğlu, Şehzade Mehmet’in Dadısı Halime Hatun tarafından 16. yüzyılda yaptırılmıştır. Cami medrese ve imaretten oluşan bir külliyenin parçasıdır. Camimize sürekli ziyaretçi geliyor. Cami dayanıklılığını korumakta. Camideki deprem ölçer hala dönüyor. Yaşadığı depremlere karşın hala sağlam ve zemininin oynamadığını ve camide bir hasar olmadığını gösteriyor” dedi.
“TAM BİR MÜHENDİSLİK DEHASI”
Caminin her türlü bakımını yıllardır gönüllü olarak yürüten cami cemaatinden Ali Erdemir ise şunları söyledi:
“Halime Hatun, eski Ozanca denilen yerden gelme. Padişahın süt annesi ve onun adına yaptırılmış. Halime Hatun Vakfı diye geçer ve Akhisar’a kadar uzanan bir vakıftır. Yalnız Halime Hatun buralı değil, Ozanca köyünden. Onun adına yaptırılmış 1500’lü yıllarda. Cami bugüne kadar sağlam gelmiş ama duvarların çoğu sıvama. Bu sıvalar kaldırılıp orijinaline döndürülse daha iyi olur. Caminin içinde teraziler var. Depreme karşı yapılmış ve dönmeye devam ediyor. Caminin bir tarafına eğim olduğunda fark etmeye yarıyor. Bu şekilde olduğunda o taşlar dönmüyor. Bu tam bir mühendislik dehası. Buralar hepsi sonradan bu hale geldi. 1965’lere kadar caminin bahçesi bile orijinal taşlarla döşeliydi sonradan bunlar değiştirildi.”