Kırıkkale’nin Hasandede köyünde yer alan dağların yamacındaki doğal oluşumlar, güzelliğiyle dikkat çekiyor.
İHA’nın haberine göre geçmiş yüzyıllar içerisinde yağmur ve rüzgar aşınımı ile oluşan farklı yapılar, hala doğallığını koruyor.
Kırıkkale kent merkezine 15 kilometre mesafede bulunan doğal oluşumlar ziyaretçilerini bekliyor.
“BURASI UZUN YILLARDIR BU ŞEKİLDE KALDI”
Hasandede köyü muhtarı Hasan Özcan, “Hasandede turistik ve tarihi bir köydür. Hasandede’nin türbesi Mimar Sinan’ın çocuklarının yapmış olduğu camimiz olan ve şu an buradaki peri bacalarımız. Buralara Kırıkkale ve il dışından devamlı ziyarete geliyorlar. Buraları bilen kendi geliyor. Gelemeyenlere de biz bizzat eşlik ederek buraları gezdiriyoruz. Buralarda fotoğraf çekiniyorlar. Burası uzun yıllardır bu şekilde kaldı. Hiçbir bozulma hiçbir şey olmadı. Biz buraları daha da güzelleştirip eski Kapadokya haline getirmeyi düşünüyoruz. Tarihi yönden Hasandede’yi biraz daha geliştirmek istiyoruz. Onun için gerekli mercilere başvurularımızı yaptık” dedi.
Üstten teknik bir biçimde inmeleri gerektiği için farklı dönemlere ait buluntularla karşılaştıklarını aktaran Sazcı, şunları kaydetti:
“Burada Geç Tunç Çağı’ndan hatta daha da yakın dönemlerden yani Geometrik Dönem’den İlk (Erken) Tunç Çağı’na kadar yapılar karşımıza çıktı. Yapıların içinde ocak yerleri, gündelik hayatta kullanılan seramikler, ağırşak, taş baltalar gibi buluntular ele geçti. Bir de üzeri bezemeli kemikten idol bulduk. Ayrıca Son Tunç Çağı’na tarihlediğimiz yapıların dışında ise etrafı kalın kireçle sıvalı çukurlara rastladık. Bu çukurların benzerlerini burada daha önce de tespit etmiştik. İçinde yoğun miktarda kireç bulunması ve etrafının 5-10 santimetre kalınlığında kireç tabakasıyla kaplı olması, bize burada deri tabaklama işçiliğinin yapıldığını gösteriyor.
Çalıştığımız alan yerleşmenin karaya bakan batı kısmında. Bu alanda ortaya çıkardığımız yapıların içinde ve etrafında genelde Balkanlar’dan bilinen buluntular, üzeri Balkanlar’dan bilinen motiflerle süslenmiş kaplar ele geçti. Bu sebeple de yerleşmenin batı kısmında daha çok Balkanlar’dan gelmiş ailelerin ikamet etmiş olabileceğini düşünüyoruz.”
Sazcı, Orta Tunç Çağı’nda milattan önce 1800-1700’lü yıllarda yapılmış Maydos Kale yerleşimini çevreleyen surların dışında çiftçi, tüccar, denizci gibi kesimlerin, surların içinde ise yönetici sınıfın, zengin ve varlıklı insanların yaşadığını tahmin ettiklerini bildirdi.
Ayrıca, milattan önce 6’ncı yüzyıla ait olduğunu düşündükleri Arkaik döneme ait keçi figürlü seramikler bulduklarını ifade eden Sazcı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çalışmalarda asıl bu yılın bizim açımızdan en önemli neticesi ise eylül ayında yayınlayacağımız kitap olacak. Kitabımızı hazırladık. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda tamamlanmış olanları makaleye dönüştürüp bu kitapta okuyuculara sunduk. Bu kitap da İÇDAŞ sponsorluğunda basılacak.”