Çocuk psikoloğu Maryam Jernigan-Noesi’ye göre, çocuklar duygusal açıdan stres altına girdiklerinde erken çocukluk dönemindeki davranışlarını göstermeye başlayabiliyorlar. Tuvalet eğitimini tamamlamış çocuklar yataklarını ıslatabiliyor ya da yeniden parmak emme eğilimi gösterebiliyorlar. Uzun süredir sallanarak uyutulmayan çocuklar annelerinin kucağında emme pozisyonunu istemeye başlayabiliyorlar.
Jernigan-Noesi “adeta hiçbir şeyi bağımsız bir şekilde yapmak istemiyorlar. Bu çok ilginç çünkü bu gelişimsel kilometre taşları ile yıllar önce tanıştılar.” diyor.
Çocuk psikoloğu Mary Alvord’a göre, bu stresli dönemlerde çocuklarda ruh hali değişimleri, aksi olma durumları ve hatta öfke nöbetleri gibi davranışsal değişimler de görülebilir. Özellikle de yaşça büyük çocuklarda kaygı, beraberinde karın ve baş ağrısını getirebiliyor.
Alvord’a göre ebeveynlerin tetikte olmaları gereken konu, günlük yaşamda işleyişi etkileyen davranışsal değişimler – yemek yeme, uyuma ya da arkadaşlarla iletişim gibi konular özellikle de. Günlük işleyişte bu tür gözle görünür değişimler fark eden ebeveynler bir terapistin fikrini alabilirler, diyor Alvord. Bunun dışında duruma evde müdahale etmek için kullanabileceğiniz birkaç yöntem de mevcut:
Sakin kalma modeli
Ebeveynler ne yapmalı peki? İlk adım çocuğun kendi içine dönmesine yardımcı olabilmek.
Çünkü çocuklar ve gençler ebeveynlerinin stres düzeyini alırlar. “Ne olduğunu her zaman anlayamayabilirler; ancak gerginliği hissederler.” Bu yüzden ebeveyn ne denli sakin olursa, çocuk da kendini o denli güvende hisseder.
Elbette ki sakin kalmak, her zaman kolay olmuyor ve bilinçli bir çabayı gerektiriyor. Kendi stres düzeyinizi kontrol altına alabilmek adına mini molalar yaratın kendiniz için.
“Biraz sakinleşmek ve kendinizi dinlemek mi istiyorsunuz? Banyoya gidin ve 10 dakika boyunca tek başınıza kalın.” diyor Alvord. “Ya da gerginlikten kurtulabilmek için kısa bir yürüyüş ve açık hava.”
İşe yarayanlara odaklanın
Alvord’a göre yardımcı olmanın bir başka yolu odağı çocuğun endişe verici davranışlarından uzaklaştırmak, bunun yerine doğru giden şeylere dikkat edip bunları desteklemeye çalışmak.
Çocuğun konuşarak rahatlamasını sağlayabilirsiniz: “Üzgün görünüyorsun, ama bunun hakkında konuştun, sakinleştin, ‘iç sesini’ dinledin ve ihtiyacın olanı söyledin.” Alvord’a göre erken yaşlarda bile çocuklara isteklerini anlayıp dile getirebilmeyi öğretmek son derece önemli.
Rahatlatıcı alanlar yaratın
Bazı ebeveynler, çocuklarının kendilerine rahatlatıcı alanlar yaratmalarına yardımcı olmanın işe yaradığını belirtiyor – yalnızca kendilerine ait olan, daha iyi hissetmek istediklerinde gitmek istedikleri alanlar. Örneğin çocuğunuza odasının bir köşesinde özel bir kale kurmasında yardımcı olabilirsiniz. Sıcak ve sakinleştirici, zevkine göre düzenleyebileceği bir köşe. Kendini üzgün ya da kaygılı hissettiğinde küçük köşesinde kendi dünyasına çekilebilir.
Normal şartlarda bu tür bir dağınıklığa uzun süre izin vermeseniz de mevcut şartlarda karmaşaya göz yumabilirsiniz. Bırakın stres ve kaygı ile baş etmenin bu tür sağlıklı bir yöntemini kendini güvende hissedene dek kullanabilsin.
Çocukların arkadaşlıklarını destekleyin
Arkadaşlık bağları, çocuklarda psikolojik gelişim açısından son derece önemlidir, diyor Alvord, özellikle de gençlerde. “Arkadaşlarını kaybediyorlar mı, yoksa hala ilişki içerisindeler mi? Çünkü fiziksel olarak mesafeli olmamız gerekse de sosyal açıdan etkileşim halinde olmamız şart.”
Pandeminin gerektirdiği tüm bu önlemlerin ortasında bile çocuklarda arkadaşlıkları korumanın yolları mevcut. Ebeveynlerin çocukları en azından online aktiviteler yapmaya – görüntülü konuşma, mesajlaşma, telefon konuşması ya da sosyal medya gibi – teşvik etmeleri gerekiyor.
“Açık havada çocukların örtüler üzerinde oturduklarına denk geliyorum, bir örtüde bir aile, diğerinde başka bir aile gibi.” diyor Alvord. Bu şekilde gerekli mesafe sağlanıyor, bir yandan da grup aktiviteleri sürdürülebiliyor. Elbette maske takma zorunluluğu bu durumda da geçerli. Yaşça büyük çocuklar ise mesafeli yürüyüş ya da bisiklet sürme gibi aktivitelerle fiziksel egzersiz ve duygusal bağlanma gibi ihtiyaçlarını karşılayabilirler.
Hobileri destekleyin
Birçok şeyin kontrolümüz dışında olduğu şu dönemde çocuklarla kontrol edebildikleri şeyler üzerinde konuşmalar yapmakta fayda var, diyor Alvord. Örneğin zamanlarını nasıl geçiriyorlar, hangi hobilerinden özellikle keyif alıyorlar, aileleri ve arkadaşları ile nasıl etkileşime geçiyorlar gibi.
“İstediğimiz, proaktif bir yönlendirme.” diyor Alvord. “Çocuklarımızın kendilerini kurban gibi hissetmelerini istemiyoruz.” Çocukları daha fazla gitar çalmaya, yeni bir hobi edinmeye, arkadaşları ile konuşmaya daha fazla vakit ayırmaya teşvik etmemiz gerekiyor.
Açık ve dürüst sohbetler yapın
Çocuklar belirgin bir şekilde üzgün ya da kaygılı olduklarında ebeveynlerin onlara verebilecekleri en değerli hediye zamandır, diyor psikiyatrist Joshua Morganstein. “Birlikte oturun ve zaman verin onlara; yalnızca bekleyin ve söylemek istediklerini dinleyin.” Böylelikle çocuğunuz öncelikle ‘beklemeye değer’ olduğu ve neler yaşadığını anlayabileceğinizi görecek.
Çocuğunuzla konuşurken, yaşı kaç olursa olsun, dürüst olun. Bu, salgın hakkındaki bir sorunun cevabını bilmediğinizi kabul etmek ve birlikte öğrenmeyi teklif etmek anlamına gelebilir. “Bir şeyler uydurmasını ya da bir şey yüzünden endişeli değilmiş gibi davranmasını mı istiyorum? Yoksa bilgi edinmeye çalışmasını ya da konuyu daha iyi bilen birine sormasını mı istiyorum?” diyor Morganstein.
Geleceğe dair umut dolu bir tablo çizin
Dürüst ve net bir tavır takınmak, çocuklara kendilerini umut dolu hissetmeyi öğretmenin bir aracı aslında. “Umut, her şey yolundaymış gibi davranmak demek değildir; umut, hayatın çok çok güç bir hal alabileceğini, ama yine de birer birey ve birer aile olarak büyümenin, sevdiğimiz insanlarla olan ilişkilerimizi güçlendirebilmenin yollarını bulabileceğimizi kabul etmek demektir.”
Bunların farkında olabilmek, umut dolu bir geleceğin daimi bir imgelemini yaratmaya yardımcı olacaktır.
Kaynak: https://www.npr.org