Anne ve baba adaylarına yardımcı olabilmek adına ilk çocuk süreci üzerine çalışmalar yapan profesörlerin, klinik psikologların, kadın doğum uzmanlarının, aile ve evlilik terapistlerinin görüşlerini bir araya getirdik. Mental sağlık uzmanlıkları, bizleri nelerin beklediği hakkında değerli bilgiler veriyorlar ve olasılıkların gerçekle bir araya geldiğinde neler yapabileceğimize dair yol gösteriyorlar.
Beklentilerinizi yönetin
Anne ve baba olmak hayal ettiğimiz kadar muhteşem olmayabilir. Uzmanlar, standartlarımızı düşürmemiz ve beklentilerimizi azaltmamız gerektiğini söylüyorlar. Çok büyük hayaller, sonrasında tezat duygulara veya aşırı yüklenmeye neden olabiliyor. Doğum sonrasındaki ilk zamanların geçici bir dönem olduğunu kabul ederek beklemek, ciddi krizlere neden olabilecek duygusal sorunların önüne geçebilir. Bebek doğduktan sonra, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu biraz korkutucu gelebilir. Rahat bir uyku uyuyamamak gibi, önceden alıştığımız pek çok basit şeye bir süre ara vermek durumunda kalabiliriz. Yapmamız gerektiğini düşündüklerimizi de yapamayabiliriz. Uzmanlar, nelerin değişebileceğini, ilişkimizde ve hayatımızda nelere ara vermek zorunda kalabileceğimizi kendimize sormamızı tavsiye ediyorlar.
Eşinizle iletişim kurun
Hamilelik sürecinde eşlerin birbirleriyle olan iletişimlerini kuvvetlendirmeleri, doğum sonraki zorlu bir yılı geçirmekte son derece önemli. İlişkilerin kalitesi, geçiş sürecini kolaylaştırıyor. Uzmanlar, doğumdan sonraki ilk yılın eşler arasındaki ilişkinin en stresli dönemi olabileceğine karşı uyarıyorlar. Özellikle ebeveynliğin getirdiği yeni düzene, iş bölümüne ve ekonomik yükümlülüğüne hazır olmayan evliliklerde sorunlar ortaya çıkabiliyor. Eşler birbirlerini bu sürece hazırlayabilirler. İlişkinin güçlü ve zayıf yanlarını kabul etmek, güçlü bir evliliğin başlıca sırrı. En sağlıklı ilişki bile bebek sonrasında sarsılabilir. Neler olabileceğini, nerelerde zorlanabileceğimizi konuşarak evliliği güçlendirebiliriz.
Anne ve babalık değerlerini belirleyin
Eşlerin arasında ebeveynlikten beklentilerin ve bunun değerinin bir orta noktada buluşturulması, sonraki süreçte büyük yardımcı olabilir. Bebek doğmadan önce aile olmanın değerini, nasıl birer ebeveyn olmak istediğinizi, bu duygunun önemini belirlemek ve uzlaşmak, en stresli anlarda desteğiniz olabilir. Çocuk büyütmek üzerine fikirleri, modern yaklaşımları okumak, paylaşmak ve üzerinde tartışmak güzel bir öneri. Bebek sahibi olmak nasıl bir şeydir? Ona anlatacağımız hikayeleri, öğreteceğimiz şarkıları, öğrenmesini istediğimiz gelenekleri konuşarak başlayabiliriz.
Korkularınızla yüzleşin
Anne ve baba olmanın korkutuculuğu son derece doğal ve normal. Duygularınıza, korkularınıza izin verin. Sevdiğimiz, yakınlarımız ve ailemizden insanlarla bu korkuları paylaşabilir, onların neler yaşadıklarını dinleyebiliriz. En korkutucu senaryoları düşünmek doğal olsa da uzmanlar bu noktada “bu durum gerçekleşirse nasıl bir çözüm bulunabilir” sorusunu sormayı öneriyorlar. Eğer hamilelik sürecinde kaygılarınız çok yüksekse, bu dönem bir terapiste gitmek için en doğru zamanlama olabilir.
Kendinize iyi davranın
Bilimsel olarak doğum sonrası bakım ve kontroller 6 hafta sürer ve bunun sonunda da hormonlar normal seviyeye gelir. Öte yandan yapılan araştırmalara göre psikolojik ve mental olarak normale dönmek 6 aydan bir yıla kadar sürebiliyor. Öte yandan pelvik taban kaslarının iyileşmesinin 8 aya kadar varabildiğine dair araştırmalar söz konusu. Doktorlar anne adayları için 1 yılın tamamen iyileşme ve normale dönme açısından normal olduğunu söylüyorlar. Ancak işe dönmekten kaçınmak çok da gerçekçi olmayacaktır.
Ev işlerinde yardım almak, bebek bakımı için destek olabilecek birilerinin varlığı da büyük fark yaratacaktır. Anne adaylarının her şeyi yapmaya çalışmaları doğru değil, zaten mümkün de değil. Kendinize iyi davranın. Çok fazla yüklenmek, yorgun olmak, evde sürekli emzirilmesi gereken bir bebek varken planladıklarımızı yapamamak son derece normal.
Uyumaya çalışın
Uykusuz kalan her insan huzursuz olur, uyku eksikliği ruh hali bozulmalarının en temel nedenlerindedir. Uyku ritmi bozulduğunda kişilerde bipolar bozukluk, depresyon riskleri de artar. Anne ve babaların bebeğin doğmasının ardından en büyük şikayetleri uyuyamamaktır. Uzmanlar, bunun çok iyi bilinmesine rağmen ebeveynlerin kendilerini bu duruma hazırlayamadıklarını söylüyorlar. Bebek doğduktan sonra uyku uyuyabileceğiniz zamanlar yaratacak planlar yapın, aile ve arkadaşlarla konuşun, eğer mümkünse bakıcı tutmaya çalışın. Bebek büyütmek çok uzun bir maratondur ve mutlaka dinlenmenin bir yolunu bulmalısınız.
Sosyal çevrenizi kurun
Yeni anne babaların çevrelerinde kendileri gibi çocuk sahibi olmayan insanlar fazlaysa, sıkıntıları ve sevinçleri paylaşmak da zorlaşabilir. Oysa diğer anne babaların neler yaşadıklarını bilmek, her durumun ve bebeğin birbirinden farklı olabileceğini duymak mental olarak iyi gelecektir. Ayrıca sosyal ortam, doğum sonrası depresyonu riskini de azaltacaktır. İyi destek alamayan her yeni annne risk grubundadır. Online gruplar, forumlar bile çok faydalıdır.
Sosyal ortamlar kurabilmenin çok çeşitli yolları var, anne baba eğitimleri, doğum öncesi kursları ve hamile yoga sınıfları, sosyal ilişkiler kurup yeni ebeveynlerle tanışmak için güzel öneriler olabilir.
Ne zaman endişelenmeliyiz?
Uzmanlar, doğum sonrası depresyonunu neyin tetiklediğini tam olarak bilmiyorlar. Uykusuzluk, baskı, hormonlar, evlilikte ortaya çıkan sorunlar… Uzun bir liste olsa da bunların kombinasyonunun zarar verdiği bir gerçek. Bebekle ilk yılınızda mümkün olduğunca etrafınızı ve kendinizi gözlemleyin. Yeni annelerin %80’i duygu değişimleri, üzüntü, kaygı yaşayabiliyorlar. Bunlar normal. Sorun ise bebeğe veya kendine zarar verme düşüncesi ki böyle bir durumda hemen yardım almak gerekir. Annenin içinde bulunduğu sağlık, aile, ekonomik durumlar riski artıran faktörlerdir. Ancak asıl ihtiyaç iyi bir desteğinin olup olmamasıdır. Konuşmak, paylaşmak, anlatmak ve gerekirse yardım istemek, doğum sonrası depresyonuna karşı en etkili yöntemdir.